Sürdürülebilir yaşam, gezegen, şehirler, gelecek derken sürdürülebilirlik bir süredir hayatımızın içinde. Modadan turizme, tarımdan enerjiye kadar birçok alanda karşımıza çıkıyor. Peki nedir bu sürdürülebilirlik?
Genel bir tanımla; çeşitlilik ve üretkenliğin devamlılığı sağlanırken, daimî olabilme yeteneğini korumak olarak belirtebiliriz. Sürdürülebilirlik denince akla direk çevre gelse de aslında ekonomik, sosyal ve çevresel olmak üzere 3’e ayrılır.
Ekonomik sürdürülebilirlik; çevreye zarar vermeden, toplumları refaha kavuşturacak ekonomik büyümeyi sağlamaya odaklanır. Mal ve hizmet tüketimi artarken, insan refahının yükselmesini hedefler. Sosyal sürdürülebilirlik; sağlık, hayat ve eğitim kalitesinin tüm toplumlar için tatmin edici bir düzeye ulaşması konusuna odaklanarak sosyal gelişimi destekler. İnsan ilişkilerinin zenginleştirilmesi, güçlendirilmesine ek olarak insanların bireysel ve grup olarak hedeflerine ulaşmasını sağlar. Çevresel sürdürülebilirlik ise temel prensip olarak çevre ve doğada yer alan kaynakların tükenebilir olduğuna ve bu nedenle bu kaynakların akılcı yaklaşımlar ile kullanılmasına odaklanır. Ekosistemlerin bütünlüğünü ve esnekliğini korur.
Sürdürülebilir bir yaşam için gerekli olan unsur, üretim ve tüketim ilkelerinin bugün ve yarın için yaşamı tehdit etmeyecek biçimde sağlanması ve yerine getirilmesidir. Kurumlar için sürdürülebilirliğin önemi gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden mevcut ihtiyaçları giderme noktasında karşılarına çıkıyor. Kurumlar ancak stratejilerini kısa vadede çok kazanmak yerine kaynakları minimumda kullanarak maksimum verim elde edecek ürün ve hizmetler geliştirmek için kurguladıklarında sürdürülebilir bir geleceğe sahip olabilirler. Kazandıklarını yine üretime, insana ve çevreye yatıran kurumlar, pazar payında her zaman büyük bir dilim elde edeceklerdir.