Dünya genelinde kullanıcılar internet ortamında dolaşan aslı olmayan içeriklerden endişe duyuyorken aynı zamanda artık yapay zekanın da bu alanda örnek uygulamalarının olması bu endişeleri bir üst seviyeye çıkarıyor. Sosyal medya platformlarında paylaşılan herhangi bir içeriğin yayılması oldukça hızlı, geri alınamıyor ve çoğu zaman toplumda kargaşaya sebep olabiliyor.
Bu durumda ilk olarak iki terimden bahsetmekte fayda var: Dezenformasyon ve Mezenformasyon.
Yanlış ve doğruluğu olmayan ve bilinçli bir şekilde paylaşılan bilgiye dezenformasyon, yanlış bilginin farkında olunmadan paylaşılmasına ve yayılmasına da Mezenformasyon deniyor.
Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü tarafından 37 ülkede yapılan araştırmaya göre dezenformasyon ve yanıltıcı haber konularında Türkiye yüzde 49 ile en çok dezenformasyona maruz kalan ülke oldu. Akıllı telefon kullanımı ve internete erişimin yaygınlaşması ile dünyanın her yerinde kullanıcıların anlık paylaşım yapma gayretleri çoğu zaman yanlış bilginin yayılmasına sebep olmuş durumda.
Yakın geçmişe doğru baktığımızda toplumu derinden etkileyen önemli olaylar sırasında Türkiye’de sosyal medya üzerinden paylaşımı yapılan birçok sahte haber ve bilgiyle karşılaştığımızı hepimiz hatırlayacaktır.
Covid-19 da toplumu etkileyen diğer önemli olaylar gibi sosyal medyada dezenformasyonun kolayca yayılabileceği oldukça önemli bir konu. Hatta hayati bir mesele. Bütün dünya bu virüs ile yoğun bir savaş halindeyken ve oldukça zor günlerden geçiyorken, bir diğer yandan da sosyal medya mecralarında hemen hemen her gün karşımıza çıkan bu doğruluğu şüphe götürür içeriklere maruz kalıyoruz. Gelen bilgiyi sorgulamadan, kaynağını araştırmadan, teyit etmeden inanıyoruz ve maalesef yanlış uygulamalarda bulunuyoruz. Nedir bu araştırmadan doğruluğuna inandığımız içerikler?
Sosyal medyada koronavirüs ile teyide muhtaç birçok bilgiyle karşılaştık. Örneğin yeni tip koronavirüsün insanlar tarafından laboratuvar ortamında üretildiği, Avrupa devletlerinin yaşlı nüfusu azaltmak istediği için virüsün yayılmasına engel olmadığı ve virüsün 5G teknolojisinin hayata geçmesiyle ilişkili olduğu gibi bir çok asılsız komplo teorileri. Takipçi sayısı fazla olan kullanıcılar tarafından reklamı yapılan vitaminlerin virüse karşı koruyacağı veya tuzlu suyun virüsü önleyeceği gibi bilgiler ve dahası.
Buraya kadar ‘’kullanıcının ürettiği içerik’’ (user generated content) ve doğruluğu olmayan içeriklerden bahsettik. Sektörleri ve onların iş modellerinin neredeyse büyük bir kısmını etkileyerek adeta bir devrim yaratan yapay zeka teknolojilerinin kullanım alanlarına ‘’içerik üretimi’’ de dahil.
OpenAI, kar amacı gütmeyen robotik modellemeler üzerinde çalışmalar yapan yapay zeka şirketi. Şirketin amacı ise insanlığa fayda sağlayacak yapay zeka üretmek. OpenAI’nin ürünlerinden biri olan GPT2 ise metin oluşturan bir yapay zeka programı. Program verilen bir metinde sırada kullanabilecek uygun kelimeleri seçerek metni tutarlı bir şekilde devam ettirebiliyor.
İnsan eliyle yazılan haberlerden farksız ve kusursuz şekilde metin yazabilen bu programın robot hesaplar tarafından sosyal medyada sahte haber ve içerikler üretme ihtimali öngörüldü. Böylesine riskli bir durumda teknolojinin kötüye kullanımı olasılığı gayet ortada. Dijital ortamlarda bu yazılımın kötü niyetli kişiler tarafından yaygın olarak kullanılması nefret söylemini ve yanıltıcı haberleri yaygınlaştıracak dolayısıyla önlenmesi zorlaşan kargaşalar meydana gelecektir. OpenAI web sitesinde, insani seviyedeki AI'nın topluma ne kadar fayda sağlayabileceğini anlamanın zor olduğu; yanlış inşa edildiği veya yanlış kullanıldığı zaman topluma ne kadar zarar verebileceğini anlamanın da aynı derecede zor olduğu belirtiliyor.
Peki bizler bu sahte haberlerle ve yanlış bilgilere nasıl mücadele ederiz?
Yeni medyanın içerik üretiminde ve gazetecilik alanında sunmuş olduğu fırsatlar aynı zamanda yukarıda bahsettiğimiz tehdit alanlarını da ortaya çıkarıyor. Habercilerin haber doğrulama gibi önemli ilkeleri atlayarak haberleri yayınlaması ve bu haberlerin hızlıca sosyal medyada yayılması veya fazla sayıda takipçiye sahip hesapların yanlış içeriklerde yaptığı yanlış yönlendirmeler ‘’haber doğrulama platformları’’na (fact checking) olan ihtiyacı doğuruyor.
Türkiye’de teyit.org bu ihtiyaca güzel yanıtlardan bir tanesi. teyit.org doğru bilinen yanlışları, sosyal medyada dolaşan yanlış ve şüpheli bilgileri, medya kuruluşları tarafında yayınlanan şüpheli haberler üzerinde doğrulama çalışmaları yaparak kullanıcıların doğru olan bilgiye ulaşmasını sağlıyor. Bu ve aynı amaç doğrultusunda çalışmalarda bulunan platformları kontrol etmekte her zaman fayda var. Bu bağlamda bizim de üzerimize düşen birkaç basit görev mevcut. Her zaman okuduklarımızı, haberlerin tarihlerini ve başlıkla tutarlılıklarını kontrol etmeliyiz. Aynı zamanda birkaç güvenilir kaynaktan doğrulatarak paylaşmalıyız. Yani özetle dijital çağın trendlerine ve gerekliliklerine uyum sağlayarak iyi bir ‘’dijital okuryazar’’ olmalıyız.